Bu Blogda Ara

13 Aralık 2014 Cumartesi

Eğitim Sistemimiz

Eğitim sistemimizin şu anki haliyle sorunlu olduğu aşikar.

Hocası bile olmayan osmanlıca ülkenin gündeminde iken 50 yıldır ingilizce öğretiyoruz, acaba ne kadar başarılı oldu? Dünyanın 44 şehrinde 7 dilde yabancı dil eğitimi veren EF Education First Uluslararası Dil Merkezleri, dünyanın ilk İngilizce Yeterlilik Endeksinin 4.’sünü yayımladı.Bu
listeye göre Türkiye  63 ülke arasında 47. sırada yer alıyor.

Maalesef büyük umutlarla duyurulan Fatih Projesi var olan altyapıyı bilgisayarlaştırmaktan öteye gidemedi.
Sistemi sanallaştırmak, çevrimiçi yapıya büründürmek ve takibini kolaylaştırmak temelde ilerleme olarak gözükebilir.Ancak bilgisayar bilimlerini eğitimimizin odak noktası haline getirmediğiniz sürece bu eğitim sisteminde yetişecek bireyler, 20 yıl sonra ABD’li yaşıtlarının ürettiği teknolojileri kullanan sağlam bir bilişim tüketicisi olacaklar.

Eğitim sistemin kendisi problemli,  Biz bunlarla uğraşırken  ABD Code.org projesini yapmaktadır.

ABD nin 20 yıl sonraki projesi  Mars’ta Koloni Kurma Projesi iken biz 20 yıl sonrasına inşaat merkezli projelerimizi konuşuyoruz.

Türk sanayisinin 100 dolarlık imalat yapabilmesi için, 43 dolarlık mal-yatırım ithal etmesi gerekiyor.
Yabancılar da yerli üreticiler de Türkiye’yi sadece montaj üssü olarak kullanıyor
Yabancı yatırım denilen şey sadece sıcak para olarak faize geliyor neden AR-GE yatırımı yapmıyor sorularının cevabı sanırım eğitim.

7 Aralık 2014 Pazar

İnsan! İnsan! İnsan!


Bir Kızılderili hikayesi : Biri iyiliğin, öteki kötülüğün simgesidir


Yaşlı Kızılderili reisi ve torunu kulübelerinin önünde oturmuşlar, az ötede birbirleriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı.
Köpeklerden biri beyaz, öteki siyahtı ve oniki yaşındaki çocuk kendisini bildiğinden bu yana o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli gözününde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin neden ikinci köpeğe gereksinim duyduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık.
Torununun bu yöndeki sorusunu, yaşlı reis bilgece bir gülümsemeyle yanıtladı:
"Onlar benim için iki simgedir yavrum." dedi; "Biri iyiliğin, öteki kötülüğün simgesidir. Aynen bu köpekler gibi, iyilik ve kötülük de içimizde sürekli bir savaş içindedir. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için sürekli yanımda tutarım onları."
Çocuk sözün burasına bir nokta koydu;
"Onların arasında bir savaş varsa, kazananı, kaybedeni de olmalı" dedi; yeniden sordu: "Dede, sence hangisi kazanıyor bu savaşı?"
Reis, şu yanıtı verdi:
"Ben, hangisini daha çok beslersem, savaşı o kazanır."

5 Aralık 2014 Cuma

Bir Kızılderili Öyküsü


Bir gün New York’ta bir grup iş arkadaşı yemek molası için dışarı çıkıp caddede yürümeğe başlarlar. İçlerinden birisi Kızılderilidir. Yürürlerken Kızılderili bir cırcır böceği sesi duyduğunu söyler. Diğerleri gülerek, bu kadar gürültü arasından cırcır böceği sesinin duyulamayacağını iddia ederler. Kızılderili cırcır böceği sesinin geldiğini söylediği yöne doğru gider. Arkadaşlarından birisi onun nereye gittiğini gözlemek için onu izler. Gerçekten de o kadar yüksek binanın arasındaki küçücük bir yeşillikte cırcır böceğini bulurlar. Arkadaşı “Sende insanüstü güçler var o kadar gürültü içinden bu böceğin sesini duyman bir mucize” der. Kızılderili “Bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmak gerekmez” diyerek arkadaşına kendisini izlemesini işaret eder. Kaldırımın ortasında durur ve cebinden çıkardığı madeni parayı yere atar. İnsanlar madeni paranın düşme sesini duyunca sesin geldiği yöne bakarak ceplerini yoklamaya ve paranın kendilerinden düşüp düşmediğini araştırmaya başlarlar. Kızılderili arkadaşına dönerek “Önemli olan nelere değer verdiğindir. Her şeyi ona gore duyar ve hissedersin” der.