Bu Blogda Ara

20 Eylül 2021 Pazartesi

Herkesin Biraz Ahlaksız Olması Mı? Yoksa Çok Ahlaksız Biraz Bireye Sahip Olmak Mı?

Ahlakın önce ekonomik yansımaları ile başlayalım. Bunlardan biri ahbap çavuş kapitalizmidir. Ahbap çavuş kapitalizmi; kapitalizmin serbest piyasa ekonomisinin özelliklerini taşıyor görünen ama aslında hükümete yakınlıkları olanlara özel kurallar uygulayan ekonomik sistemdir. Siyasal yansıması da ahbap çavuş demokrasisidir [1] Dan Ariely’nin 30.000 kişi ile yaptığı araştırma içinde, çok hile yapan 12 kişinin araştırma grubuna yüklediği maliyetin 125 dolar olduğunu saptamıştır. Biraz hile yapan 18.000 kişinin ise araştırma gruba yüklediği maliyet, 36.000 dolardır. Bu da toplumdaki gerçek durumu yansıtmaktadır. Toplum üzerindeki büyük zarar gerçekte çürük elmalardan değil, sıradan ve saygı değer bireylerin biraz hile yapmasından kaynaklanmakta ve çok daha büyük bir ekonomik etki doğurmaktadır [2]. Yani milyonlarca kişilik bir toplumda yüzlerce kişi çok büyük yolsuzluk, ahlaksızlık yapsa bile toplumun çoğunun yapacağı ahlaksızlık ve yolsuzluğun yanında devede kulak kalır diyor çalışma. Bir toplumda mesaiden çalmayan hademe, toplu iğne başı kadar devlet malını şahsı için kullanmayan devlet memuru, rüşvet almadan veya vermeden ticaret yapan ticaret dişlilerine mensup herhangi bir kişi, özel ders peşinde koşmayan öğretmen, özel muayene etmek için hasta peşinde koşmayan doktor, imar onayı için çıkar kullanmayan siyasetçi, kaçak yapısına ruhsat için kanun istemeyen halk, kurulduğumdan beri tek kuruş rüşvet almadım vermedim, vergi kaçırmadın diyebilen şirket, şirket yönetici ve sahipleri çoğunlukta mı? Değil mi? Eğer çoğunluk değilse toplumun gördüğü zararı toplumun nüfusuna göre binlerce, milyonlarca kat arttırmaktadır. Referanslar 1- https://twitter.com/mahfiegilmez/status/13126912619634114562

2- https://www.baltasgrubu.com/secilmis-yazilar/durust-olmamak.html


14 Eylül 2021 Salı

Gençlere Başka Türlü Tavsiyeler

Genç ve yeni mezun arkadaşlar tecrübeli gördükleri büyüklerinden tavsiye istiyorlar. Zaman zaman SIEM konusunda da benden istiyorlar. Sanıyorum çokça teknik uzmandan bolca öğüt alıyorlardır. Ben olayın motivasyon, vizyon ve insanlara faydalı olma tarafına da en az teknik yol göstermeler kadar önem veriyorum.

Dünyaya söyleyecek sözünüz olsun. Dünya ile rekabet edin. Lokal şartlar kokuşmuş ise bulaşmayın. Mesela SIEM yazacaksanız çalmayın, çırpmayın. Örneğin lisansı değişen elasticsearch ü kullanırken lisansına riayet edin, GPL veya benzeri ticari kısıtlı 

açık kaynak çözümleri ara yüz değiştirip ben yaptım demeyin. Dünyayı kandıramazsınız, ayrıca zaten adamın yazıp bedava dağıttığı şeyi adama geri para ile satamazsınız. Lisansı müsait olanlara da katma değerli bir şeyler ekleyin, bunun karşılaştırma makalelerini, detaylarını dünyadaki bütün konunun uzmanlarını ikna edecek derinlikte makale olarak yazın ve uzmanların okuduğunda katma değeri göreceği şekilde dokümantasyonu olsun.

Ara yüzde biraz makyaj veya fark içermeyen lokal ticari kaygılar ile iş yapmayın. Hep en iyisini yapmaya çalışın ve bunu işin en uzmanına ispat edecek şekilde yazın.

Eğer kendinize profesyonel bir kariyer çizecekseniz sanatkar olun zanaatkarlık basamağını hızlıca geçin, oraya takılıp kalmayın. Bazen lokal şartlar buna zorlayabilir veya konfor alanı oluşturabilir.

Ne demek istediğimi 6 yıl önce (2015'te) yazmıştım.

https://ertugrulakbas.blogspot.com/2015/04/teknoloji-ve-bilimde-sanatkarlk-veya.html 

Özellikle lokal şartlar kokuşmuş ise insanlar önceleri etik olmayan, ahlaki olmayan, hatta insani olmayan yollarla daha hızlı para kazanabilir ama Yunus Emre'nin sözünü hatırlayın

"Sen doğru ol, eğri belasını bulur". Dünyada bir tane bile adam gösteremezsiniz ki hak etmediği halde bir şeyler elde etsin de arkasından iyi konuşulsun. Yüzünüze gülebilirler ama arkanızdan konuşulanları duymak bile istemezsiniz.

İçi boş olduğu halde şov yaparak, iyi pazarlama yaparak, hatta yalan dolan ile sizin önünüze geçenler, daha çok kazananlar, daha iyi maddi imkanlara sahip olanlar, daha çok dünyalık imkanlar elde edenler olabilir ama sonu hep kötü gelir. Diyebilirsiniz ki arada götürdüğüm ekonomik olarak bana yeter, o zaman da Prof. Dr. Acar Baltaş'ın şu sözünü hatırlayın "Değerli şeylere sahip olmanın aksine, değer verecek şeyler bulmak, karakterinizin incelmesine, kişiliğinizin gelişmesine, ruhsal ve zihinsel dünyanızın olgunlaşmasına imkân verir."

Bir konuda çalışmaya başlarken hep onun dünya çapında bir çalışma olması hedefi ile başlayın. Prof. Dr. Özgür Demirtaş'ın dediği gibi global olamayan yerli ve milli olamaz.

Ne yaparsanız yapın ahlaksızlık tuzağına yakalanmayın. Prof. Dr Emre Alkin'in dediği gibi "Türkiye'nin en büyük meselesi enflasyon değil ahlak"

Eğer Müslüman iseniz "Din, güzel ahlaktır" hadisini ve "Allah işini güzel yapanları sever" ayetini unutmayın.

Eğer başka dinlere mensup iseniz eminim ki sizin dininizde de benzer öğütler vardır.

11 Eylül 2021 Cumartesi

Ahlaksız Toplumların Etliye Sütlüye Karışmaması

Ahlaksızlaşmış, ahlak seviyesi yerlere inmiş toplumlarda hem insanlar etliye sütlüye karışmaz, hem de toplum etliye sütlüye karışanları sevmez.

Adam kayırma, rüşvet, toplum kaynaklarını seçilmiş birkaç kişi, aile veya şirkete aktarma, liyakat yerine itaat, adalet ve hukukun yerle bir olması, giderek toplum ve halk ekonomik çöküntüye ve hukuksuzluğa dalarken seçilmiş bir zümrenin zenginleşmesi ve ne yaparlarsa yapsınlar dokunulmaz olmaları, yapılan hukuksuzluk ve zulümleri görmezden gelmek gibi sayılabilecek binlerce ahlaksızlık ve hukuksuzluğa  karşı etliye sütlüye karışmaz ve karışılmasını da istemez.

Memursa tek kelam etmez, beyaz yaka ise başını çevirir, hele hele şirket sahibi, esnaf veya ticaretin içinde ise işine bakar tek kelime etmez. Bürokratı rüşvet peşinde, devlette çalışan doktoru özel muayenehanesine hasta peşinde, özel sağlık sektörü 1 e aldığı ilaç veya sağlıkla ilgili malzemeyi 100 e satma peşinde, kamudaki öğretmen devlet memuru çalışamaz kanuna muhalefet ederek özel ders, başkasının adına açtığı özel dershanesine öğrenci peşinde hem de bir kuruş vergi vermeden. İşveren işini rüşvetle yürütme peşinde, hademesine kadar şahsı çıkarının peşinde ama bunlar herkesin bildiği sırlardır ve kimse görmez.

Sorsan negatif konular verimimi düşürüyor, daha önemli konulara enerji harcıyorum, kendimi üretmeye kanalize ettim, konuşsam da değişmiyor, eskiden beri böyleydi zaten, böyle gelmiş böyle gider değişmez gibi bahaneler üretir, ama asıl sebep konuşursa başına bir şey gelmesinden korkması, işini kaybetmek, ticaretinin veya şirketinin hem ekonomik hem da olabilecek başka türlü zarar görmesi veya toptan ahlaksızlık tarafını seçmiş olmasıdır.

Bu tür durumlar için Hz. Ali "iyi ve kötü insana aynı değeri vermek doğru değildir, bu suretle birincisini iyilikten soğutur" diyor.

Aşağıda yine bu tür durumlarda yapılacak doğru yolu gösteren sözler mevcut 

"Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat adaletsizliklere itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı."

Elie Wiesel

"Hatalı işlere karşı susmak yasaktır. O zaman konuşmak ibâdet sayılır. "

Dr. Münir Derman 

“Kimin eteğini öptünüz de ağzınız lezzet buldu

Kimin ayağına kapandınız da başınız göğe erdi. Dudaklarınız tuzlu tuzlu çuhalara yapıştıkça şeker mi peyda oluyor

Yüzünüz terli terli sahtiyanlara (kunduralara) dokundukça burnunuza mis kokusu mu geliyor...” 

Namık Kemal

“Bir topluluğun yaptığından razı olan, onlarla o işe girmiş gibidir; batıl işe girenin ise iki suçu vardır Onu yapma ve yapılmasına razı olmak suçu.”

Hz. Ali

Ahlak'ın ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır bekleme.

Hz. Ali

En son Hz. Muhammed(SAV)'in bir sözünü ekleyeyim.

"İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir." ”

Allahtan bizim ülkemiz böyle değil. İnşallah da olmaz.