Yüksek teknoloji ürünleri ana konumuz. Yıllardır AR-GE ye destek
ve milli sistemler konuşuyoruz ama son 10 yıldır AR-GE ye devlet tarafından
devamlı artan şekilde verilen teşviklere rağmen yüksek teknoloji ihracatı hep
toplam ihracatın %2 si [1]. Nedeni sanırım şu söz: evrensel olamayan milli
olamaz //Prof Demirtaş. Burada küresel düşünüp ulusal davranmak lazım. Her şeyin
Türk yapımını uzun yıllardır duyuyoruz ama globalde kullanan yok.
Aşağıda yazdıklarım ortalamaları ifade eder. 80 milyonluk ülkede tabi
ki işini hakkıyla yapanlar vardır ama bunların toplamı ortalamayı
oluşturamamaktadır.
Yerli Ürün, Milli Yazılım kavramı birkaç senede bir tekrar tekrar
gündeme gelen bir konu. Daha önce gündeme gelmesi ile son gündeme gelmesi
arasında geçen sürede ne olduğu ise konuşulmaz. Hep yeni bir defter açılır. Hep
gazete başlıkları okuruz “Savunma sanayisinde milli yazılım dönemi!”, “Milli
Yazılım XXXXX Türk milletinin hizmetine sunuldu” gibi gibi. Peki neden beklenen
başarı gelmez. İşin sırrı işi ehline vermekte ve peşi sıra gelen plansızlık,
demokrasiyi algılama şeklimiz, adalet ve ahlak yorumumuz ve bunların doğurduğu
ikincil, üçüncül sebepler.
Türkiye’de teknoparklarda, teknokentlerde, AR-GE merkezi olarak
özel statü alan on binlerce AR-GE şirketi ve yaklaşık 157 bin adet AR-GE
personeli devletin çeşitli AR-GE imkânlarından faydalanıyor. Ve herkes biz en
ehiliz modunda devam ediyor. Yıl 2001
den bir anı paylaşmış Berkem bey.
Bütün bu işler, milli yazılım, milli uzay gemisi, milli .. ekip
işi. “Çıkmaz Elon Musk bizden, çünkü bu iş tek başına yapacağın bir şey değil.
Büyük ekip işi” diye devamını getirdi. Şimdi siz o büyük ekibin içini bilginiz
ve hayalinizle doldurun. // Alphan Manas [6]
Çuvaldızı kendime batırayım. Ve önce üreticilerinde başlayarak problemi
irdelemeye başlayayım.
1-Geliştiriciler/Üreticiler
Yerli üreticiler iç pazarı düşünerek (Türkiye’deki yabancı üreticiler de Türkiye ye
iç pazarı için geliyor [2]) pazarın dinamiklerine müdahale edebilecekleri
network, siyasi destek gibi konulara kanalize olup pazardan pay kapmaya
çalışıyorlar ama bunu yaparken de biz milliyiz sloganının üzerinde çok tepindikleri
için millik anlamını yitiriyor. Ayrıca genelde basa basa üzerinde durdukları
hep reklam ve marketing kampanya ve organizasyonları oluyor bunun sebebi de aslında
son kullanıcı çünkü alıcısı var. Vitrine parlatıp, mutfağı unutmak gibi bir
yaklaşım mevcut. Teknopark ve AR-GE
destekleri kazanç kapısı olarak görülüyor. Devletin devamlı arttırdığı AR-GE
desteklerine rağmen sıralamalarda hep düşüyoruz[3]. Şeref Oğuz’un tespitlerini
de buraya ekleyelim
·
Ar-Ge parasıyla repo
yapıyoruz.
·
Ar-Ge parasıyla kendi
devletimizi dolandırıp duruyoruz.
·
Ar-Ge parasıyla icat
çıkarmıyor, şeytani inovasyon yapıyoruz.
Milli ve yerlinin popüler olduğu zamanda biz yaptık,
%100 yerli kaynak vs.. diye reklamı yapılıp da oradan buradan devşirme veya
kaynak kodu yabancı veya motoru yabancı bir sürü proje duyuyor ve görüyoruz.
Bunlar şeytani inovasyon işte.
2-Entegratör,
çözüm ortağı, satıcı katmanı
Milli yerine yönetebildiği, daha çok para kazanabildiği ve marka
gücünden dolayı daha kolay satabildiği yabancı ürünler. Hatta bazıları yerli
muadil ürünler yerine kendisi açık kaynak (open source) ürünleri verip
yönetiminden para kazanmayı hesap edip, yerli üreticiyi büyütmemeye kadar giden
bir yolda ilerliyor. Burada birebirde yaşadığım bir tecrübemi paylaşayım.
Biz SIEM ve Log Yönetimi konularında
çalışıyor ve ürün üretiyoruz. Web sayfamıza bakıldığında da görüleceği gibi
Honda, Bayer, Enerjisa/E-On, Türk Telekom ve Bahçeşehir Üniversitesi gibi
referanslarımız var. Potansiyel bir
proje için yukarıdakiler kadar büyük olmasa da özellikle konjektörel olarak rüzgârı
arkasına almış bir firma ile proje konuşuyoruz. Firma sahipleri değişik
vesilelerle medyada bilinen kişiler, çalışanlar vatan, millet, sakarya demeyi
çok seven insanlar. Görüşmenin bir
aşamasında bizi müşteri ile tanıştıran çözüm ortağımız diyor ki bunlar yabancı
ürün bakıyor. Neden diyorum. Burası daha
da önemli sanırım, sektörde meşhur olan bir güvenlik danışmanlık şirketi
gelmiş ve şu yabancı ürünü alın biz aynı zamanda işletmenliğini de yaparız ya
da bizim open source çözümlerimiz var onu kuralım işletelim demiş. Bu
danışmanlık firması da piyasada vatan, millet, sakarya ve bilumum milli ve
manevi değerlerde mangalda kül bırakmayan bir firma. Ben sorduğumda teknik bir
kriter veya ürün yapabilirlikleri ile ilgili bir yorumda bulunmuşlar mu diye?
Böyle bir teknik değerlendirme yapılmadığı danışman tavsiyesi doğrultusunda
hareket edildiği söylendi. Yukarıda da belirttiğim gibi milli bir değeri
parlatmak veya önünü açmak yerine yönetebildiği, daha çok para kazanabildiği ve
marka gücünden dolayı daha kolay satabildiği yabancı ürün veya açık kaynak ile
müşteriyi avuçlarının içine aldığı bir strateji güdülüyor.
3-Son
kullanıcı
Üründen ziyade
sosyal etkenlere göre veya kişisel tercihlerini proje başarısı veya şirket
çıkarlarının önünde tutmasına göre şekillenen bir karar verme süreci gördüğümüz
şeyler. Ayrıca
1-
Kolaycılık: Sizden önde olanlar ne
kullanıyorsa onu kullanın
2-
Kalifiye eleman yetersizliği. Olayın teknik
olarak irdelenememesi
3-
İhtiyaç analizi: Son kullanıcı ne istediğini
tam bilmediği için ne sorması gerektiğini de bilmiyor. Birileri gelsin bize ne
lazımsa yapsın modundalar.
4-
Risk. En alttan en üste kadar hiç kimse risk
almak istemiyor. Hata çıkınca koskaca ABC firması işte bizi bu duruma soktu biz
ne yapalım ne suçumuz var paraysa para destekse destek biz elimizden geleni
yaptık savunması.
5-
Sosyal network ve gönlü hoş tutma üzerinden
yürüyen proje yönetimi
gibi etkenler de çok etkili.
4-İnsanımız
Yerli ve milli yazılım desteklenmeli der ama yediğinden giydiğine
de yabancıdır. Türk malına itibar etmez. Bir sorun ile karşılaştığınızda,
sorunun kaynağı ile ilgili ilk düşündüğünüz sizin dışınızda ki etkenler ise, çözebilme
ihtimaliniz çok düşük demektir. Bizim millilik kavramımız ben her şeyi yabancı
yiyeyim, yabancı giyeyim, yabancıya bineyim ama başka herkes Türk malı
kullansın şeklinde.
Ülke olarak rakamlara, adetlere bakım sonuçlara ve kaliteye bakmaz
olduk. Açılan 5-10-50-100 adet kursa bakarak ” 2018 Yerli, Milli
yazılım
ve donanım yılı olacak.” Vs.. gibi sloganları hemen atıveriyoruz. Nasıl olsa
2018 bitene kadar herkes her şeyi unutacak ve 2019 da yine ” 2019 Yerli, Milli yazılım ve donanım yılı olacak.”
diyebileceğiz
5-
Sektördeki vergi düzenlemelerinin
büyümeyi teşvik edecek, derinleşmeyi sağlayacak ve ihracatı güçlendirecek
şekilde olmaması.
Peki işini iyi yapanlar? “Gençlerimiz kendi ülkelerinde,
kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için Batı’ya
yöneliyorlar. En zeki öğrencilerimizi Batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz.”
(Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 Eylül 2017).Gelişmekte olan bir ülke için
“beyin göçü” sorunu en az ekonomi kadar önemlidir. Bir üniversite 25 yazılım mühendisi mezun ediyor. 24 u yurt dışında.
2011 yılından beri yapılan uluslararası şirketlerin “beyin göçü”
araştırmalarına göre, en fazla göç veren ülke sıralamalarında Türkiye birinci
sırada maalesef. Bu oranda eksilmiyor daha fazla artıyor . Güney Afrika
merkezli New World Wealth’in yayınladığı raporda, altı bin Türk milyonerimiz
ülkemizi terk etmiş.2015'de bin olan milyoner göçü 2016 yılında 6 bine
yükselmiş. 2017 de de altı bin Türk
milyonerimiz ülkemizi terk etmiş.
Hadi
Elon Musk’ı çıkarmak hayal, daha küçük örnekler çıkarsak bari… Ki, onlar da
zaten gidiyor. Manas, “Haksız değiller gidecekler tabii,” dedi;
“Fonlanamıyorlar burada, ne yapsın, fikrini nasıl hayata geçirsin? Kaynak
bulmak için gidiyor. Elon Musk denen adam tesadüf çıkmıyor.” //Alphan
Manas [6]
Net olan bir şey var: ”Türk yazılım sektörü dünyaya açılmazsa, iç pazarda rekabette
de öne çıkmak zor olur.”
Türkiye çok uzun zamandan beri derin
bir entellektüel kriz yaşıyor. Kötü paranın iyi parayı kovduğu gibi kötü
fikirlerde iyi fikirleri kovuyor.
Gerekli ekosistemi oluşturmadan, slogan
atmakla, kalitesi sonradan ortaya çıkacak yüzlerce, binlerce, on binlerce kurs,
panel düzenlemekle olacak mı acaba? Şu ana kadar Türklerin ürettiği değer Sturbucks
kadar bile değilken, bal bal demekle ağız tatlanmazken çokça slogan atarsak
olacağını mı sanıyoruz?
Aşağıda Yazılım sektöründe yaşanmış
bazı anıları bulacaksınız. Anılar Ömer Turhan beye aittir [5].
Anı-1: Türkiye'nin en büyük demir çelik
şirketine gitmiştim. Milli şirketin milli yönetim kurulu başkanı ile hatırlı
bir kişiyi devreye sokarak randevu almıştım. Bana bizimle çalışacak tecrübeye
sahip misin? diye sorduğunda evet dedim. Ekibimde Nippon Steel'de çalışmış
arkadaşlar vardı. Teknolojik üstünlüklerden, açık mimariden. Nafile... Alt
kadroları etkilemiştim ama milli yönetim kurulu başkanı bir türlü
etkilenmiyordu. Çıkarken size bir soru sorabilir miyim? dedim. Tabii dedi.
Sizin daha önce bu büyüklükte veya küçük fark etmez bir demir çelik şirketi
yönetme tecrübeniz var mıydı? dedim. Adam orta halli bir muhasebeciydi.
Kelimeler bitmişti, anlam dünyasından kılıç sesleri geldi...
Anı-2: Türkiye'nin en büyük hava yolu
şirketi radarımıza girmişti.. Şirketin üst düzey yöneticilerinden merhabamız
olanlar vardı ve bazılarıyla arkadaş sayılırdık. MRO denilen tamir bakım
yazılımlarıyla ilgili işler vardı. Biz yapabiliriz dedik ve nasıl
yapabileceğimizi anlattık, gösterdik, gittik, geldik. En nihayetinde işin
patronu olan kişi Lufthansa'nın sistemi neyse biz onu kullanalım demiş. Ben de
onu ziyaret gittim. Sohbet ettik. İhale açarsanız biz de gireceğiz dedik. Söz
dedi. Israr ettik, Takip ettik. Bizi davet etmediler. Yarışmaya sokmadılar.
Milli duruş sergilediler.
Bu anı da benim yukarıda bahsettiğim ve
bizim yaşadığımız bir olay.
Anı-3: Konjektörel olarak rüzgârı arkasına
almış bir firma ile proje konuşuyoruz. Firma sahipleri değişik vesilelerle
medyada bilinen kişiler, çalışanlar vatan, millet, sakarya demeyi çok seven
insanlar. Görüşmenin bir aşamasında bizi
müşteri ile tanıştıran çözüm ortağımız diyor ki bunlar yabancı ürün bakıyor.
Neden diyorum. Burası daha da önemli
sanırım, sektörde meşhur olan bir güvenlik danışmanlık şirketi gelmiş ve şu
yabancı ürünü alın biz aynı zamanda işletmenliğini de yaparız ya da bizim open
source çözümlerimiz var onu kuralım işletelim demiş. Bu danışmanlık firması da
piyasada vatan, millet, sakarya ve bilumum milli ve manevi değerlerde mangalda
kül bırakmayan bir firma. Ben sorduğumda teknik bir kriter veya ürün
yapabilirlikleri ile ilgili bir yorumda bulunmuşlar mu diye? Böyle bir teknik
değerlendirme yapılmadığı danışman tavsiyesi doğrultusunda hareket edildiği
söylendi. Yukarıda da belirttiğim gibi milli bir değeri parlatmak veya önünü
açmak yerine yönetebildiği, daha çok para kazanabildiği ve marka gücünden
dolayı daha kolay satabildiği yabancı ürün veya açık kaynak ile müşteriyi
avuçlarının içine aldığı bir strateji güdülüyor.
Anı-4: Bir belediye, yabancı bir SIEM
ürünü ile SureLog PoC de. Gidiyoruz, geliyoruz. Tanıdığı başka belediyelerle de
konuşturuyoruz. Bütçeleri olmadığından, 36 aya yayılacak ödeme şekillerine
ihtiyaçları olduğundan bahsettik, sonra bize paramız yok diyen, 36 ayda anca
ödeyebiliriz diyen belediye yabancı ürüne para bulmuş (bizimkinden d daha
pahalı). Bu olay 2018 1. Ayında oluyor. Yani milli yazılım modası ve rüzgarı
eserken.
Yine Ömer Turhan beyden devam edersek:
[5]
Özetle; hamaset ve akıl dışılık şimdiye
kadar bir şey kazandırmadı. SAP, Oracle, Microsoft, IBM, HP, Splunk
başarılarını kanıtlamış firmalar. Biz ne yazık ki; Türkiye'de bu firmalarla
rekabet etmiyoruz. Bizi küçümseyen acenta kafalılarla, korkaklarla, biz adam
olmayız diyenlerle mücadele ediyoruz. Mücadele sahamız artık Türkiye değil. Tüm
dünyada iş yapmak hedefimiz. Bağıracak kadar büyük bir iş yok ortada. Bağırmak
gerekiyorsa italyan mermerini bina girişlerine döşeyen, kapının önünü otomobil
galerisine çeviren, bir saate verdiği parayı yazılıma ve danışmanlığa vermeyen
nasıl kazandıklarını akıllı insanların çözemediği patronlara ve bağnaz
yöneticilere bağırmalıyız. İşini iyi yapmayan yazılımcılara ve danışmanlara
bağırmalıyız. 15 yıl eğitim verdikten sonra bizlere teneke çocuklar gönderen
eğitim sistemine bağırmalıyız. Bizleri tüketen sistemsizlik sistemine
bağırmalıyız.
Poko'nun dediği gibi; "Düşmanı
bulduk biziz."
2.
https://www.dunya.com/kose-yazisi/turkiye-neden-icinden-deger-zinciri-gecen-bir-ulke-olamadi/401626
5.
https://www.linkedin.com/pulse/milli-ve-manevi-hassasiyetler-etrafında-iş-sap-ms-oracle-ömer-turhan/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder