Bu Blogda Ara

7 Mayıs 2023 Pazar

Post-Truth Çağ ve Yalan Söylemenin Dayanılmaz Cazibesi

 Günümüzde, "post-truth" çağı olarak adlandırılan bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde gerçeklerin önemi azalmakta ve insanlar, duygularına veya inançlarına göre hareket eden yanlış bilgileri kabul etmeye daha meyilli hale gelmektedirler. Bu nedenle, insanlar artık yalan söylemekten kaçınmıyorlar. Yalan söylemeye karşı tavrımız, en hafif deyimiyle, hoşgörülü hale geldi. “Yalan söylemek artık araba kullanırken hız sınırı aşmak gibi kabul görüyor,” diye gözlemliyor İngiliz psikolog Philip Hodson. “Kimse iki kez düşünmüyor.” [1]

“Hakikatin yerini inanılabilirlik almıştır.”

Daniel Boorstin

 

Post-truth dönemi, politikaların etkilerinin daha önce hiç olmadığı kadar derinleştiği ve çeşitlendiği bir zamandır. Günümüzde, sosyal medya ve diğer dijital araçlarla birlikte, yalan haberlerin ve manipülasyonların hızla yayılması kolaylaşmıştır. İnsanlar, dünya hakkında doğru bilgi edinmek yerine, inançlarına veya önyargılarına göre hareket etmektedirler.

Bu dönemde, gerçeklerin yerini duygusal tepkiler ve inançlar almaktadır. Toplumda popüler olan bir fikrin doğru olması gerektiği anlamına gelmez.

Yalan söylemenin yaygınlaştığı ile ilgili bir çalışma, satış yöneticilerinin %50'sinin, satış temsilcilerinin %35'inin ve müşteri hizmetleri çalışanlarının %22'sinin yalan söylediğini göstermektedir (Girard, 2016).

Yapılan araştırmalarda satış temsilcilerinin yaklaşık yarısının satışta yalan söylediğini, üçte birinin müşteriye gerçek olmayan sözler verdiğini ve beşte birinin, müşterinin ihtiyacı olmadığı halde müşteriye ürün satmaya çalıştığını ortaya koymaktadır [2].

Tam da Ralph Keyes'in dediği gibi yalanların hesabı görülüyor, bedelini hakikat ödüyor.

Aynı kitapta Ralph Keyes eğer 10 kişiyi menfaat için yanınıza çekebilirseniz, daha sonra 100 kişiyi kandırabilirsiniz. Eğer 100 kişiyi kandırabilirseniz binlerce kişiyi kandırabilirsiniz. Davranışlarımız değerlerimle çeliştiğinde yapacağımız şey muhtemelen değerlerimizi yeniden düşünmek oluyor diyor.

Ralph Keyes e göre insanın yalanı fark etme kapasitesi oldukça sınırlıdır.

“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hâinlere güvenilecek. İnsanlardan şahitlik etmeleri istenmediği halde şahitlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği halde yemin edecekler. Hz. Muhammed (SAV) (Taberâni, XXIII, 314)

 Ralph Keyes kitabında Oracle’ın sahibi Larry Elisan’dan [Türkçe çeviri- Sayfa 82 ] Bill ve Hillary Clinton  kadar yalana baş vuran pek çok ünlüden örnekler vermektedir. Bu ünlülerin yalana ihtiyaçları olmamalı değil mi? Ama yine de yalan söylüyorlar.

Yalan söylemin gerektiği, olmazsa olmaz olduğu sanılan bir dünyada dürüstlerin eğer Müslümanlarsa bilmeleri gerekir ki “Yalan Bir Lâfz-ı Kâfirdir"

Sözün özü, Müslüman yalan söylemez.

Yalanı tespit etmek isteyenlerin ise işi zor.

 

Referanslar:

  1. Hakikat sonrası çağ-Ralph Keyes
  2. Bankacılık sektöründe pazarlama ve satış yönlü hedef baskısının banka personeli üzerindeki etkisinin analizi, İsmail Cüneyt Soyğür (Yapı Kredi Bankası), Sonay Zeki Aydın (Süleyman Demirel Üniversitesi) - https://dergipark.org.tr/tr/download/issue-full-file/52999

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder