Günümüzde, "post-truth" çağı olarak adlandırılan bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde gerçeklerin önemi azalmakta ve insanlar, duygularına veya inançlarına göre hareket eden yanlış bilgileri kabul etmeye daha meyilli hale gelmektedirler. Bu nedenle, insanlar artık yalan söylemekten kaçınmıyorlar. Yalan söylemeye karşı tavrımız, en hafif deyimiyle, hoşgörülü hale geldi. “Yalan söylemek artık araba kullanırken hız sınırı aşmak gibi kabul görüyor,” diye gözlemliyor İngiliz psikolog Philip Hodson. “Kimse iki kez düşünmüyor.” [1]
“Hakikatin yerini
inanılabilirlik almıştır.”
Daniel Boorstin
Bu dönemde, gerçeklerin
yerini duygusal tepkiler ve inançlar almaktadır. Toplumda popüler olan bir fikrin
doğru olması gerektiği anlamına gelmez.
Yalan söylemenin yaygınlaştığı
ile ilgili bir çalışma, satış yöneticilerinin %50'sinin, satış temsilcilerinin
%35'inin ve müşteri hizmetleri çalışanlarının %22'sinin yalan söylediğini
göstermektedir (Girard, 2016).
Yapılan
araştırmalarda satış temsilcilerinin yaklaşık yarısının satışta yalan
söylediğini, üçte birinin müşteriye gerçek olmayan sözler verdiğini ve beşte
birinin, müşterinin ihtiyacı olmadığı halde müşteriye ürün satmaya çalıştığını
ortaya koymaktadır [2].
Tam da Ralph Keyes'in
dediği gibi yalanların hesabı görülüyor, bedelini hakikat ödüyor.
Aynı kitapta Ralph
Keyes eğer 10 kişiyi menfaat için yanınıza çekebilirseniz, daha sonra 100
kişiyi kandırabilirsiniz. Eğer 100 kişiyi kandırabilirseniz binlerce kişiyi
kandırabilirsiniz. Davranışlarımız değerlerimle çeliştiğinde yapacağımız şey
muhtemelen değerlerimizi yeniden düşünmek oluyor diyor.
Ralph Keyes e göre
insanın yalanı fark etme kapasitesi oldukça sınırlıdır.
“Öyle bir zaman
gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise
doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hâinlere
güvenilecek. İnsanlardan şahitlik etmeleri istenmediği halde şahitlik
edecekler, yemin etmeleri istenmediği halde yemin edecekler. Hz.
Muhammed (SAV) (Taberâni, XXIII, 314)
Ralph Keyes kitabında
Oracle’ın sahibi Larry Elisan’dan [Türkçe çeviri- Sayfa 82 ] Bill ve Hillary
Clinton kadar yalana baş vuran pek çok
ünlüden örnekler vermektedir. Bu ünlülerin yalana ihtiyaçları olmamalı değil
mi? Ama yine de yalan söylüyorlar.
Yalan söylemin
gerektiği, olmazsa olmaz olduğu sanılan bir dünyada dürüstlerin eğer
Müslümanlarsa bilmeleri gerekir ki “Yalan Bir Lâfz-ı Kâfirdir"
Sözün özü, Müslüman
yalan söylemez.
Yalanı tespit etmek
isteyenlerin ise işi zor.
Referanslar
1-
HAKİKAT
SONRASI ÇAĞ-Ralph KEYES
2- BANKACILIK SEKTÖRÜNDE PAZARLAMA VE SATIŞ YÖNLÜ HEDEF BASKISININ BANKA PERSONELİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN ANALİZİ, İsmail Cüneyt SOYGÜR (Yapı Kredi Bankası) , Sonay Zeki AYDIN (Süleyman Demirel Üniversitesi) https://dergipark.org.tr/tr/download/issue-full-file/52999
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder