Bu Blogda Ara

19 Aralık 2022 Pazartesi

ZOR ZAMANLARDA SUSMAK

Değil haksızlığa uğrayanlar, haksızlığa uğramasalar bile yaşadığı toplumda haksızlık olanlar bu haksızlığa susmamalıdırlar. Bunun bilimsel adı bilgisizlik sözleşmesidir.

Bilgisizlik sözleşmesi:

Zora dayalı rejimler, egemen sınıfların gizli ya da açık işbirliği dışında, sıradan vatandaşın suskunluğuna ihtiyaç duyar. bilgisizlik sözleşmesi, sessiz çoğunluğun (bazen azınlığın) gönüllü körlüğüne dayalı yazılı olmayan bir mutabakattır. zulme aktif katılımımızı gerektirmez, itaat etmenizi yani itaatsizlik yapmamanızı talep eder sadece; olup bitenleri duymamış, görmemiş gibi yapmanız kâfidir. karşılığında işlemeye devam eden düzenin tüm avantajlarından nemalanır, susturulmuş vicdanın rahatlığıyla yaşayıp gidersiniz. sözleşme kuralları o kadar da katı değildir, belli sınırlar içinde arada muhaliflik bile yapabilirsiniz. "

 

“Haksızlığın önünde eğilmeyin."

Hz Ali

                  Doğruyu bildiği halde susana lânet olsun.

Hz. Muhammed (S.A.V)- Deylemi

"Haksızlığa karşı sükut etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir."

BSN

Her söylediğin doğru olmalı, ama her doğruyu söylemek doğru değildir.

Tabii ki hakkı savunurken usul ve akıl çerçevesinde yapmak, yakıp yıkmamak ve kendinin veya etrafının hayatını tehlikeye atmamaktır.

İnsanların gördüğü kötülüklere susmaması vicdani bir özelliktir. Efendimiz Hilfü’l Fudul’e mazlumların hakkını savunmak için üye olmuştur.

 

“En büyük şehit zalim bir hükümdarın yanında hakkı haykırdığı için şehit edilen kimsedir.” 

(Tirmizi, Ahkam, 4)

Çünkü o âlim bilir ki bundan sonra büyük ihtimalle boynu vurulacaktır ama yine de susmaz. Burada o alim, ben bir sürü öğrenci yetiştiriyorum, halkı irşad ediyorum, fakirlere bakıyorum veya ihtiyaçlarının giderilmesine vesile oluyorum diye düşünüp sultanın karşısına çıkmamayı da tercih edebilirdi.

 

İbn Hazm şecaat“Bir kimsenin dinini ve ailesini, baskı altında kalmış komşusunu, kendisine sığınan, malı ve onuru saldırıya uğramış bir mağduru haksızlık edenlere karşı ölümü göze alarak savunması” şeklinde tanımlar. (el-Ahlak ve’s-siyer, s. 59; ayrıca bk. Râgıb el-İsfahânî, s. 328-329)

Toplumsal bir haksızlık karşısında korkakça davrananlara katlanamam. Günümüzün sorunları ancak gözü pek ve köktenci bir kararlılıkla çözülebilir.

John Kennedy Toole- Alıklar Birliği

 

Üstad'ın dönemindeki idareciler dinsizlik hesabına Üstad'a keyfi bir şekilde zulmediyorlardı, Üstat da onları amel ve fiil noktasından tanımıyordu. Yani onların zorla dayattığı hayat modelinden alabildiğine mücerret ve uzak bir hayat yaşamaya gayret ediyordu. Onlar da Üstad'ın bu tavrına mukabil zulümlerini daha da ziyadeleştiriyorlardı.

Bu haletin kalkması ya da hafiflemesi için Üstad'a, "onlara müracaat edip onları tanısan, belki üstündeki bu zulüm ve baskı kısmen kalkacak veya hafifleyecek" diye teklif edenlere Üstad bu cevabı veriyor. Yani mealen,

"Haksızlığı hak bilen zalimlere müracaat etmek, o zalimlerin benliğini okşamak ve hakka bir saygısızlık ve hürmetsizlik olur."

BSN

 

diyerek, o zalimlere boyun eğmiyor.

 

Hz. Hüseyin efendimizim kendileri ile birlikte aile efratlarının da canlarını ortaya koydular ama susmadılar.

“Hatalı işlere karşı susmak yasaktır. O zaman konuşmak ibâdet sayılır.”

Dr. Münir Derman (k.s.)

 

Tabii ki insan bile isteye ölüme gitmez. Yol güzergahı anlamında alabileceği bütün tedbirleri alır ve müspet hareket eder. Yıkma, yağma, hakaret zaten hakkı savunma değildir.

 

Bir haksızlık karşısında yalnız kalmaktan korktuğu için susanlar, sabrederek olgunlaşmak için susan kişinin eylemi görüntüde aynıdır. ancak psikolojik sonuçları ve katkıları farklıdır.
Hilal Bebek - Çemberin Dışı

 

Riskler ne kadar olursa olsun, bu riskleri hesap ederek nasihata devam etmek efendimizin emri. Onlar anlamıyorlar, düzelmezler, binlerce kez anlattım yaklaşımı doğru mu? Hele hele nasihati Müslümana yapıyorsak ve sadece yüz yüze (hazırda) değil gaybda (kitap, sosyal medya vb..) yapma emrini aldı isek

“Hazırda ve gaybda olanlara nasihat etmek."

 (Râmuz-ül Ehadîs sh: 483)

 

"Haksızlığa uğrayan kimse, yeri geldiğinde uğradığı haksızlığı, kendisine yapılan kötülüğü açıklamak, ilgililere duyurmak mecburiyetindedir. Aslında bu da 'vuran, kıran, çalan, çarpan, yalan söyleyen, sözünde durmayan...' bir kimse hakkında kötü söz söylemektir. Ancak bundan zarar gören kimse için bunları açıkça söylemek, başkalarına duyurmak caiz görülmüş, Allah tarafından izin verilmiştir. Bir kimseye karşı haksızlık yapan ve zarar veren kimsenin yaptığı kötülüğü açıklamak caiz olunca, zulmü ve kötülüğü, bireyi aşarak bir gruba veya topluma zarar veren kimsenin durumunu açıklamak elbette caiz olacaktır. Açıklamanın ötesinde beddua etmenin de caiz olduğu ifade edilmiştir. Daha ileri giderek gıybet, iftira, küfür derecelerine varan aleyhte konuşma ise caiz görülmemiştir." (Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu,II/132)

 

“Kötülük karşısında susmak bizatihi kötülüktür. O zamanda konuşmamak aslında konuşmak, eyleme geçmemek eylemde bulunmaktır.“

D. Bonhoeffer

 

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”

(Müslim)

Yukarıdaki hadisteki dil ile değiştirme emrinin kapsamına sanırım günümüzde dijital dünyanın tamamı yani sosyal medya da girer.

 Bir adam ayağını üzengiye koymuş olduğu halde Rasulullah (s.a.v)’e gelerek: “Hangi cihad daha değerlidir?” diye sormuştu da;

Rasulullah (s.a.v): “Zalim idarecinin karşısında hakkı konuşmaktır” diye cevab verdi. (Nesai, Bey’at, 37; Musned, 18076)

 

"Bir kötülüğe sessiz kalmak, onu yapmaktan daha kötüdür."

Plato

11 Aralık 2022 Pazar

Ahir Zamanda Gerçek Müslümanı Nasıl Tanırız?

Ahir zamanda gerçek müslümanlar sayıca çok çok az olacak. Aşağıda bunu söyleyen hadislerden bazıları mevcut.

“Yahudiler yetmiş bir (71) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hristiyanlar yetmiş iki (72) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Bu ümmet de yetmiş üç (73) fırkaya ayrılacak, biri hariç hepsi cehennem girer.”
(Ebu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2/332).

Efendimizin hadisinden matematik yaparsak Toplam Müslüman nüfusun %1.5 u civarında olacak.

Kalabalık Müslümanların hali efendimizin aşağıdaki hadisindeki gibi olacak.

"Bir zaman gelecek, insanlar camileri doldurur, içlerinde (hakiki) tek mümin yoktur.”
(bk. Müstedrek, h.no: 8414)


Yine efendimiz gerçek Müslümanlara her yerde rastlanmayacak diyor, onlar gizlenecek kadar az olacaklar ve gizlenecekler.

"Öyle bir zaman gelir ki, o zaman insanların içinde mü'min kendisini saklamaya çalışır, gizlenir; şu gün, şu anda, bu asr-ı saadette sizin aranızda münafığın kendisini gizlemeye çalıştığı gibi, saklandığı gibi, o zaman da mü'min saklanmaya çalışır,kendisini gizler." 
(Râmûzül-Ehàdîs 5041)

“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki, şimdi sizin aranızda münafığın gizlendiği gibi, mü’min gizlenecek”
(Ali el-Müttakî, XI, 176/31111)

Yine efendimiz diğer müslümanlarla hain, dürüst tanımları tamamen zıt olacak diyor.

"İnsanlara öyle aldatıcı yıllar gelecek ki o yıllarda yalancılar tasdik edilecek, doğru söyleyenler ise yalanlanacak. Keza o yıllarda haine itimat edilecek, emin (güvenilir) kimseye hainsin denilecek."
(İbni Mace, Fiten 24)

“İnsanlar üzerine, iyiliğin emredilmediği, kötülüğün nehyedilmediği bir zamanın gelmesi yakındır.”
(Heysemî, IV, 223)


"Öyle bir zaman gelecek ki iyiliği emredip kötülükten sakındırmaktan vazgeçeceksiniz ve daha kötüsü olacak, kötülüğü iyilik, iyiliği de kötülük gibi görecek, iyilikten sakındırıp aksine kötülüğü de teşvik edeceksiniz."
(Heysemi)


Onların başına İmam-ı Azam gibi hapis, Bediüzzaman gibi hapis, izolasyon, sürülme gibi zorluk ve meşakkatler gelir diyor yine Efendimiz.

“Belâların en büyüğü peygamberlere, sonra evliyaya, sonra diğer has kullara gelir.”
(Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174)


Onlara bu dünyada rahat yüzü olmayacak.

Rasûlullâh (s.a.v):

“–İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki o vakit müminin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek!” buyurdu.
“–Niçin eriyecek yâ Rasûlallah?” diye sorulduğunda:
“–Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için” buyurdu.
(Ali el-Müttaki, Kenz, III, 686/8463)

Bediüzzaman bu yüzyıl için insanların bile isteye dünyayı ahirete tercih ettiği yüzyıldır diyor. Efendimiz de Müslümanların helakının dünya sevgisinden olacağını belirtiyor.

Müslümanlar ev, araba, para, makam , arsa, plaza derdine düşecek demek.

Nurettin Topçu'nun dediği gibi bugün İslam aleminde Müslüman kalmadı, pek küçük bir azınlık çıkarsa onlara da bütün İslam alemi düşmandır.

Yukarıdaki matematik hesabımı hatırlatarak bitireyim %1.5

Ahir Zamanda Müslümanım Diyenlerin Çok Azı Kurtulacak

Ahir zamanda Müslümanım diyenlerin çok azı kurtulacak. Topluluklar, milletler ve bunların içindeki saf saf olmuş aynı düşünenlerin hepsi biz doğruyuz diyecekler ama sayıca kalabalık olanların durumu hiç de kendi iddia ettikleri gibi olmayacak. Bu çıkarımımı delillendireyim.


"Bir zaman gelecek, insanlar camileri doldurur, içlerinde (hakiki) tek mümin yoktur.”
(bk. Müstedrek, h.no: 8414)


Öyle bir zaman gelir ki, o zaman insanların içinde mü'min kendisini saklamaya çalışır, gizlenir; şu gün, şu anda, bu asr-ı saadette sizin aranızda münafığın kendisini gizlemeye çalıştığı gibi, saklandığı gibi, o zaman da mü'min saklanmaya çalışır,
kendisini gizler. Râmûzül-Ehàdîs 5041

“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki, şimdi sizin aranızda münafığın gizlendiği gibi, mü’min gizlenecek”
(Ali el-Müttakî, XI, 176/31111)

"Ümmetim yetmiş küsur fırkaya ayrılacak, en büyüğü kendi keyiflerine göre işler yapar, helalı haram, haramı helal kılarlar.”
(Müstedrek, 4/430).

“Yahudiler yetmiş bir (71) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hristiyanlar yetmiş iki (72) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Bu ümmet de yetmiş üç (73) fırkaya ayrılacak, biri hariç hepsi cehennem girer.”
(Ebu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbn Mace,Fiten, 17; İbn Hanbel, 2/332).


İnsanların çoğuna uyan sapıtır. (Enam 116)
Halkın çoğu kâfirdir. (Nahl 83)
Çoğu fâsıktır. (Maide 49)
Çoğu müşriktir. (Rum 42)
Çoğu iman etmez. (Rad 1)
Çoğu inkârcıdır. (İsra 89)
Çoğu gafildir. (Yunus 92)
İnananlar azdır. (Sad 24)
"Onların çoğu Allah'a iman etmişler, fakat müşrik olarak yaşarlar." (Yusuf: 106)

10 Aralık 2022 Cumartesi

Ahir Zamanda İyiler

Ahir zamanda iyi insanların, iyi yaşamak isteyen, iyilik yapmaya çalışan insanların sevilmeyeceğini hadisler söylüyor.

Hatta tam tersi kötülerin sevileceği, tercih edileceği, onların dürüst kabul edileceği, dürüstlerin de hain kabul edileceği yine hadislerle sabit.

Bir sünneti yaşamanın bile elde kor taşımak gibi olacağı yine meşhur hadis.

Peygamberlerin bile aynı insanlara binlerce kez anlatmasına rağmen hiçbirini inandıramadığı bilindiği halde öyle zamanlar gelecek ki iyi insanlar bile korkudan, çekinceden, anlattım anlattım da ne oldu gibi bahanelerle anlatmayacak, konuşmayacak, tebliğ etmeyecek.

Hasan-i Basri'nin anlattığındaki "Vallahi, yetmiş Bedir’liye yetiştim, çoğu kez giydikleri sof idi. Eğer siz onları görseydiniz deli sanırdınız. Onlar da sizin iyilerinizi görselerdi “bunların ahirette bir nasibi yok” derlerdi. Kötülerinizi görselerdi, “bunlar hesap gününe inanmıyorlar” derlerdi." olayındaki gibi eğer ahir zamanda Peygamber efendimiz camileri ziyaret etse ve 1400 yıl önce beyan ettiği "Bir zaman gelecek, insanlar camileri doldurur, içlerinde (hakiki) tek mümin yoktur.” (bk. Müstedrek, h.no: 8414) sözünde olduğu gibi siz Müslüman değilsiniz dese şimdiki Müslümanlar Hz. Muhammed'e sen Müslüman değilsin, biz iyisini biliyoruz deyip hayatlarını hiç sorgulamadan yaşamaya devam ederler.

”İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki, avam halk Kur’ân okuyacak, ibadete kendini verecek (fakat) bid’at ehlinin işleri ile meşgul olacaklar; hissetmedikleri yerden şirke sapacaklar. Söz ve ilimleri vasıtasıyla rızık elde edecekler, dini alet ederek dünyalık edinecekler. İşte bir gözü kör deccalin avanesi bunlardır” (Râmûz-u l Ehâdîs, Hadîs No: 6255)

Nurettin Topçu'nun dediği gibi bugün İslam aleminde Müslüman kalmadı, pek küçük bir azınlık çıkarsa onlara da bütün İslam alemi düşmandır.

” Ümmetimden başı sarıklı yetişmiş bin alim kişi Deccale tabi olacaklar ”

(İmam Ahmed Bin Hanbel, Müsned, sf. 796)

Yani orada burada ortaya çıkan 5-10 diğer kalabalık alimler(!) grubu gibi düşünmeyen değil de durum tam tersi olacak.

Ahlaksızlık, çalma, çırpma, zülüm alıp başını gidecek. Hatta o hale gelecek ki Nurullah Topçu'nun dediği gibi “Kur’an harikası olan ilahi ahlak, İslam diyarında çoktan gömülmüştür.”

Alimler de dahil insanların çok azı hariç hepsi bildiği, okuduğu gördüğü ayet ve hadislere uygun yaşamayacak.

Alimler pek azı hariç bozulacak, kitap yüklü eşşekler gibi olacaklar.

Dinin îcaplarını çok iyi bildikleri, ilimleri çok fazla olduğu hâlde; ilimleri ile amel etmeyen, kimseleri, Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de Cum’a Sûresi, 5. âyet-i kerimede “kitap taşıyan eşeğe” benzetiyor.

"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki İslâm'ın yalnız ismi, Kur'an'ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onların âlimleri gök kubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir."

(Beyhâkî)

İmam-ı Azam Ebu Hanife’den nakledilen pek manidar şöyle bir söz var: “Sultanın sofrasına oturan âlimin fetvasına itibar edilmez” diye.

İmam Gazalinin oğluna verdiği öğütlerde alim ile yönetici, sultan arasında olması gereken muameleye dikkat bundan çekilmiş olsa gerek ama ahir zamanda İmam-ı Azam veya İmam Gazali'den daha büyük alimler (!) olduğu için bu sözler eğilip bükülebilir hatta daha ileri gidilip yanlış denebilir.

Bu asırda Bediüzzman'ın dediği gibi insanlar bilseler bile bildikleri ile yaşamak yerine dünyevi çıkarlarını tercih ederler.

Bir de bütün bunlarla birlikte aşağıdaki dehşetli hadis de yönetimsel olarak da bu çöküşe işaret ediyor.

“Ahir zamanda ümmetime sultanlarından / devlet yetkililerinden öyle şiddetli bir bela / musibet / eza-cefa dokunur ki, kimse ondan kurtulamaz. Yalnız diliyle, eliyle ve kalbiyle Allah’ın dinini bilen / tanıyan kimse kurtulur. İşte bu, Allah’ın lütuflarının kendisi için önceden mukadder olduğu kimsedir.” (Deylemi’den naklen, Kenzu’l-ummal, h. No: 8450)

Ahir zamanda devlet başkanlarının yanlarında, devletin disiplin işlerini yürütmekle görevli öyle memurlar geleceklerdir ki: Allah’ın gazabı ile kalkar yine gazabı ile yatarlar. Böyle kimselerle dost olmaktan kaçınınız.”

((Camiu’s-sağir. c.1,hds:463)

Peki bu kadar zorluk içinde yine de iyi yaşamak, iyi olmak isteyenler ne yapacak?

Öncelikle onların başına çok kötü şeylerin geleceği ile ilgili hadisler de mevcut.Onlara bu dünyada rahat yüzü yok.

Rasûlullâh (s.a.v):

“–İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki o vakit müminin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek!” buyurdu.

“–Niçin eriyecek yâ Rasûlallah?” diye sorulduğunda:

“–Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için” buyurdu.

(Ali el-Müttaki, Kenz, III, 686/8463)

Hazırda ve gaybda olanlara nasihat etmek."

(Râmuz-ül Ehadîs sh: 483)

Emrine uyup doğruyu yazmaya ve konuşmaya devam edecek.

Yine hadiste belirtildiği gibi esas iflas edenin dinen iflas eden olduğunu bilecek.

"Bir zaman gelir, sünnet unutulur, bid'atler meydana çıkar. Sünnete uyanlar garip olur, yalnız kalır. Bid'atlere uyan ise, kendilerine çok arkadaş, yardımcı bulur"

hadisinde olduğu gibi yalnız kalacak ama doğruyu yapmaya ve yaşamaya devam edecek

Haine itimat edilir, emine ihanet edilir.

(Harâiti)

Doğru söyleyenler yalanlanır, yalancılar kabul görür.

(İ.Ahmed)

Hakkın peşinde olmak, garip ve yalnız kalmak demektir.

(İbni Asakir)

Hadislerinde haber verilen durumlarla karşılaşır ama doğruyu yapmaya ve yaşamaya devam edecek

Kötülerin arasında kalan salih kimse gariptir.

(Deylemi)

hadisinde olduğu gibi garip olacak ama aşağıdaki hadis imdadına yetişecek.

İslam dini, garip olarak başladı, sonu da garip olacaktır.

(Müslim, Tirmizi)

Bediüzzaman'ın Hutbe-i Şamiye de dediği gibi gayri müslimlerle ilim ve teknoloji ile rekabet edecek, bilimle onlara galebe çalıp, ikna edeceğiz. (bk. Hutbe-i Şamiye, s. 88)


Konu ile ilgili dikkat çekici ayet ve hadisler

HADİSLER:

(Kötüler iyi, iyiler kötü gösterilmedikçe, kıyamet kopmaz.)

(Harâiti)

Âlimim diyen cahildir.,

(Taberani)

Dinin felâketine yol açan üç sebep vardır: Günahkâr fakih, zâlim devlet başkanı ve cahil müctehid.(Feyz-ül Kadir)

Onlar insanları Kitabullah'a çağırırlar, fakat Kitap'tan zerre kadar nasipleri yoktur.

(Ebu Dâvud: 4765)

Şüphesiz ki benden sonra ümmetimden bir zümre gelecektir. Onlar Kur'an okuyacaklar, fakat Kur'an'ın feyzi onların boğazlarından öteye geçmeyecektir. (Yalnız dilde kalacaktır.) Nitekim onlar okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkacaklar, bir daha da ona dönemeyeceklerdir. İşte bütün insanların ve hayvanların en kötüsü bunlardır.

(Müslim: 1067)



AYETLER:

İnsanların çoğuna uyan sapıtır. (Enam 116)

Halkın çoğu kâfirdir. (Nahl 83)

Çoğu fâsıktır. (Maide 49)

Çoğu müşriktir. (Rum 42)

Çoğu iman etmez. (Rad 1)

Çoğu inkârcıdır. (İsra 89)

Çoğu gafildir. (Yunus 92)

İnananlar azdır. (Sad 24)

"Onların çoğu Allah'a iman etmişler, fakat müşrik olarak yaşarlar." (Yusuf: 106)

9 Ocak 2022 Pazar

İyiliğin Kötülüğe Karşı Savaşı

Türk toplumu için liyakatin önemi yoktur. Negatif Seleksiyon!! (Kötünün İyiye Tercihi) Türkiye'de iktisat öğreniminin gelişmesinde ve gelir vergisi yasalarının hazırlanmasında önemli katkıları olan Yahudi asıllı Alman iktisatçı Prof. Dr. Fritz Neumark


"Türkiye'de rüşvetin yaygın olduğu bilinir ve herkes bundan şikayetçidir. Ancak şikayet edenlerin büyük çoğunluğunun esas rahatsızlığı, kendilerinin de bu çarka dahil olmamasından kaynaklanır."
Prof. Dr. Acar Baltaş


“Türkiye'de kimse kazık kendisine girmedikçe, başkalarının yediği kazıkla ilgilenmez.”
Aziz Nesin


"Bu ülkede dürüst olmak başa beladır ama o bela başımızın tacıdır" Muhsin Yazıcıoğlu

"Hatalı işlere karşı susmak yasaktır. O zaman konuşmak ibâdet sayılır." Dr.Münir Derman (k.s.). Dr Münir Derman ile ilgili aşağıdaki linkten bilgi alabilirsiniz.
https://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCnir_Derman

"Kur'an harikası olan ilahi ahlak, İslam diyarında çoktan gömülmüştür." Sorbonne'da Türk Bayrağını Dalgalandıran Fikir Adamı: Nurettin Topçu ( Paris Sorbon Üniversitesinde "İsyan Ahlakı" anlamına gelen "Confirmisme et Revolte" adlı doktora tezini birincilikle bitirdi.)

Kulüp dizini izleyip “Çok üzüldüm o insanlar için” ya da “Ah ne fena şeyler yaşanmış” diyen milyonların bana dokunmayan yılan bin yaşasın şeklinde yaşamaya devam etmeleri

"İyi ve kötü insana aynı değeri vermek doğru değildir...Bu suretle birinciyi iyilikten soğutur ikinciyi kötülük yolunda cesaretlendirirsiniz"
Hz.Ali

"Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü bu eşitlik, iyileri iyilikten soğutur."
Hz. Ali

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir.”
Hz. Muhammed