Koronovirüs hayatımızın gündeminde. Röportajları izliyorum
“Korkmayız bir Türk’üz”
“Kelle paça içtim”
“Biz virüsüz”
“Korono yok, algı operasyonu”
“Bizim imanımız kuvvetli”
“Camiye virüs girmez”
“İman gücü var”
“Abdest alıyorum bana virüs işlemez”
Başka bir videoda cuma namazı için virüsden dolayı kapanmış camiye gelen biri camiyi kapatanlara kızıp “dinde bu var mı?” manasına kızıp bağırıyor ama cami kapısını tekmeleyip camiye ve kamu malına zarar verdiğini umursamıyor.
Birisinin dediği gibi “Müslümanlar dinlerini bilse idi, müslüman toplumların yöneticileri diktatör olmazlardı”. Dinimizi bilmiyoruz.
Bir twitter da da istatistik görüyorum, toplu taşıma kullanımında öğrenci ve çalışanların kullanımı çok azalmış iken 65 yaş üstünde değişim çok az, 65 yaş üstü Corona için en riskli grup.
Başka bir ankette Türk halkının %12 sinin Corona dan korkmadığı bilgisi geliyor.
Başka bir yerde belgrad ormanlarında mangal kalabalığı, başka bir yerde sahilyolunda mangal kalabalığı.
Benzer yaklaşım işlerimizde de var. Yıllardır (3,5,10 yıl) teknoparklarda, AR-GE desteklerini sonuna kadar kullanır ama hakemli ve itibarli bir uluslararası dergi veya konferansta pek çoğunun AR-GE yayını yoktur, olanların da aldığı destek, devlete baktırdığı AR-GE personeli sayısına göre oranı çok azdır.
Yine Ar-GE, reklam, pazarlamada mangalda kül bırakmayan firmaların neredeyse tamamının değil AR-GE, uluslararası mutaber bir sosyal platformda bile kendi konuları ile ilgili tek makale veya yayını yoktur. Ne bu destekleri veren devlet, ne de vergileri ile bu firmaları destekleyen halk bunu önemser. Ama bir slogan arkasına bütün bir millet takılabilir.
İlk 500 e üniversite sokamayan bir toplumun gördüğü ile vardığı neden bu kadar farklı? sorusunun cevabı yukarıdakiler sanki.
Birsey gördüm sanıyor gördüğü sis ve duman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder