Bu Blogda Ara

10 Ekim 2021 Pazar

Kurumsal Çözümlerde Hem İç Piyasa Dinamiklerine Göre Yüksek Ciro Yapıp Hem de Global Pazarlara Açılacak Stratejileri Geliştirmek ve Uygulamak Mümkün Mü?

Öncelikle neden kurumsal ürünler ile son kullanıcı ürünlerini ayırdığımı açıklayayım. Birinde satın alan parayı cebinden öderken, diğerinde şirket veya kamu kasasından öder.

Yaptığım bir anket sonucunu paylaşayım ki bu ankette Türkiye'nin önde gelen ekonomistlerinden bazıları da oy kullanmıştı.

Şu soruyu sormuştum: "Hem yolsuzluk indeksindeki durum, hem de ahbap çavuş kapitalizminin tam ortasında olması hasebi ile Türkiye'de çok yüksek ciro yakalamak için en iyi ürün ve hizmeti üretmek bir işe yaramıyor. Sisteme dahil olmak gerekir."

Anket

Sonuç şöyle çıkmıştı


Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 86’ncı sırada yer aldı. Türkiye, son 8 yıl içinde en çok gerileyen 5 ülke arasındaki yerini değiştirmedi.

Yolsuzluk Algı Endeksi

Prof. Dr. Acar Baltaş diyor ki: "Hile yapan ve kural dışına çıkan başkalarını görmek ve izlemek sosyal kabule bir örnektir. Sosyal statüsü ne kadar yüksek olursa olsun, "herkesin" küfür ettiği ortamda küfür etmek ayıp ve terbiyesizlik sayılmaz; son sınıftaki "bütün" öğrencilerin hasta olmadıkları halde rapor aldığı ortamda hasta olmadan rapor almak "sahtekarlık" sayılmaz. Bütün bunların uzantısı olarak her gün gazetede varlıklı insanların, yüksek düzeydeki bürokratların ve siyasilerin yolsuzluk haberlerini okumak bu davranışları "normalleştirmekte" ve sıradan "namuslu" vatandaşların da kendi çaplarında "bal tuttukları zaman parmaklarını yalamalarını" kabul edilebilir kılmaktadır. Gazetelerde sıkça rüşvet alırken yakalanan alt düzeyde bir memurun, "Siz esas yukarıdaki büyük götürenlere bakın" dediğini okuruz. Türkiye’de rüşvetin yaygın olduğu bilinir ve herkes bundan şikayetçidir. Ancak şikayet edenlerin büyük çoğunluğunun esas rahatsızlığı, kendilerinin de bu çarka dahil olmamasından kaynaklanır."

Dürüst Olmamak

Udemy ve Hazelcast yurt içinde istedikleri başarıyı sağlayamayıp, ülkeyi terk eden ve başarı olan firmalara örnek verilebilir.

Buna bir de fıkra ile cevap vereyim.

Fıkra bu ya; Cehennemde yeni bir zebani işe başlamış. İlk gün kıdemli zebani tarafından gezdiriliyormuş. Her yerde dev, yüksek kaynar kazanlar içinde yanan insanlar ve her bir kazanın başında zebaniler varmış. Bizimki bakmış derin bir kazanın başında 5 zebani bekliyor.

– Bu ne demiş ?

– Bu Almanların kazanı, sürekli birlik olup yardımlaşıp üst üste çıkarak yukarıya tırmanıyorlar ve oradaki zebaniler de tırmananı tekrar aşağıya atıyor…

Biraz daha ilerlemişler dev bir kazan daha. Başında 3 zebani bekliyormuş. Bizimki yine dayanamamış;

– Peki burada niye 3 zebani bekliyor?

– Bu da Amerikalıların kazanı, bunlar da arada yardımlaşıp çıkmaya çalışıyorlar ve görevli 3 zebani yukarıya çıkanı tekrar aşağıya atıyor.

Bizimki bakmış bir sürü dev kazan ve her kazanın başında çeşitli sayıda görevli zebani varken ileride bir kazan var ki başında hiç zebani falan yok. Hemen atılmış;

– Yahu bu kazanda niye görevli zebani yok, boş mu?

Kıdemli artık bıkkın bir şekilde cevaplamış;

– O Türklerin kazanı. Görevli zebaniye gerek duymuyoruz. Zaten içlerinden birisi çıkmak için çaba sarf ettiğinde diğerleri birlik olarak hemen onu aşağıya çekiyor.


Aklımıza getir veya yakın zamanda yüksek fiyatlarla satılan oyun firmaları gelecektir. Onun için son kullanıcı ve kurumsal diye ayırdım.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder