Bu Blogda Ara

1 Şubat 2025 Cumartesi

İnsanların Çoğu Susmaktan Helak Oldu

İslam, bireysel ve toplumsal adaletin tesis edilmesi için çok ciddi ilkeler ve tavsiyeler sunar. İnsanların doğruyu söylemesi, zalim karşısında susmaması, kötülüğe karşı dik durması gerektiği gibi öğretiler, İslam ahlakının temel taşlarındandır. Bu değerler, sadece kişinin kendisi için değil, toplum için de büyük önem taşır. Günümüzde kötülük her yerde ve güçlü. Genelde bilgisizlik sözleşmesi yani insanların Yahudiler yakılırken Alman halkının bildiği halede görmezden geldiği veya KHK ile yüzbinlerce insan işten atılırken Türk halkının görmezden geldiği gibi görmezden gelmeyi seçer. Eğer görmezden gelmiyorsan Noam Chomsky'nin dediği gibi “İnsanları etkisiz ve itaatkar kılmanın kurnaz yolu, farklı görüşlere sınırlı miktarda tolerans göstermekten geçer. Ancak bir yandan da bu sınırlandırılmış alandaki tartışmaları sürekli canlı tutmak gerekir.” yani eleştiriyorsan da sınırını bil. Sınırını da bilmiyorsa ya satın alınırsın ya da Hûd Suresi'nin 78-79. ayetlerinde, Hz. Lut’un kavminin  “Ey Lut! Eğer bu işe son vermezsen, mutlaka kovulacaklardan olacaksın!” dediği gibi kötülükleri eleştirenlere karşı, onları kovmak, hapse atmak, hatta öldürmek yolunu seçerler. Bu da insanların pek çoğunu en azından susmaya iter

İslam, susanları dilsiz şeytanlar olarak tanımlar. Zulme karşı susmak, pasif bir eylemsizlik değildir; susmak, aktif bir kötülüğün desteklenmesidir. Eğer susuyorsanız, demek ki zulme onay veriyorsunuzdur. O suskunluğunuz, zalimin güç kazanmasına, adaletin kaybolmasına, bir toplumun çürümesine yol açar. Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur: "Kim bir kötülük görürse, onu eliyle engellesin. Eğer buna gücü yetmezse, diliyle engellesin. Eğer buna da gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin, bu imanın en düşük derecesidir." İnsan, kötülüğü görüp susmakla, sadece kötülüğün bir parçası haline gelir. Çünkü zulme rıza, zulümle ortak olmak demektir. Rıza gösterdiğinizde, kötülükleri onaylamış, hatta desteklemiş olursunuz.

Zülme rıza göstermek, o zulmün bir parçası olmanız demektir. Bu, sadece sessiz kalmakla değil, aynı zamanda o zulmü dolaylı olarak beslemekle eşdeğerdir. Bir toplumda zulüm baş gösterdiğinde, sustuğunuz her an, o zulmü pekiştiren bir eylemde bulunmuş olursunuz. Herkesin sustuğu, kötülüğü görmezden geldiği bir toplum, sadece zaman içinde değil, ahlaki olarak da helak olur. İslam’ın öğrettikleri, bireylerin, toplumsal yapının, bir arada yaşamanın gereği olarak kötülüğe karşı tavır almayı, zalime karşı susmamayı, doğruluktan ve adaletten ayrılmamayı emreder.

Zulme karşı durmak, sadece imanın bir gerekliliği değil, bir insanın insanlık görevidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bize her durumda doğruyu söylemeyi, adaletten yana olmayı öğretmiştir. Kötülük karşısında susmak, ruhsal bir çöküş, bir teslimiyet demektir. İslam, kötülükle mücadele etmenin, doğruyu söylemenin ve adaleti savunmanın imanın bir parçası olduğunu vurgular. Bu dünyada, zulmü görüp sessiz kalan, ahirette de vicdanıyle hesap verecektir.

İnsanların çoğu susmaktan helak olmuştur çünkü susmak, her zaman en kolay yol gibi görünür. Ama unutulmamalıdır ki, susmak, sadece bir kaçış değil, bir kabuldür. Zulme rıza göstermek, o zulme katılmaktır. Ve katılmak, her zaman büyüyen bir kötülüğe hizmet etmektir. Adaletin ve doğruluğun yanında durmak, her zaman zor ama doğru olan yoldur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder